805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun (“805 sayılı Kanun”) 1926 yılında yürürlüğe girmiş ve usul açısından en çok tartışılan düzenlemelerden biri olmuştur.
Kanun, Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseselerin,Türkiye dahilindeki her nevi işlem, sözleşme, yazışma, hesap ve defterlerini Türkçe dilinde tutmasını zorunlu kılmıştır. Anlaşılacağı üzere kanunun uygulanması, Türkiye dışında ifa edilecek sözleşmeleri kapsamamaktadır.
Kanunun bahsedilen usuli gücü, Yargıtay’ın bazı kararları kapsamında Türkçe dışındaki dillerde düzenlenmiş tahkim şartlarının geçersiz sayılması gerektiğine hükmetmiş olmasıdır. Konuyla ilgili uzun süre devam eden tartışmalar, bir Türk tarafının tam olarak anlaşılmayan bir sözleşme yapmasının mantığa aykırı olacağı gerekçesiyle 805 sayılı Kanun’da iyi niyet ilkesinin ağır basacağı sonucuna odaklanmıştır.
Yargıtay 2020 yılında verdiği bazı olumsuz kararların ardından Ekim 2020’de tahkime konu sözleşmenin yabancı dilde yapılmasının 4686 sayılı Türk Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca yabancılık unsuru taşıması nedeniyle 805 sayılı Kanun’a aykırılık teşkil etmeyeceğine hükmetmiştir.
Ancak yayınlanmamış bazı güncel kararları göz önünde bulundurarak, geçersiz sayılma riskinin devam ettiğini gözlemlemekteyiz.
Bu konudaki görüşümüz, güvenli tarafta kalmak adına çift sütunlu / çift dilli bir sözleşme akdedilmesi- bu mümkün değilse – en azından tahkim şartını Türkçe versiyonu da olacak şekilde çift sütunlu olarak düzenlemenin doğru olacağıdır.